Gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya bırakmanın önemi gün geçtikçe artıyor ve geniş kitlelerde farkındalık yaratıyor. Yaşanabilir bir dünya hedefine ulaşabilmek için ortaya koyulan stratejiler "Sürdürülebilir Kalkınma" çerçevesinde ele alınarak küresel bir etki yaratmayı hedefliyor. Peki, bu kavramdan ne anlamalıyız? Gelin, sürdürülebilir kalkınma kavramına ve bankacılık sektörüyle ilişkisine yakından bakalım.
Sürdürülebilir Kalkınma Nedir?
Sürdürülebilir kalkınma, temelde ekonomik kalkınma, sosyal adalet ve çevresel duyarlılığa odaklanan bir yaklaşımdır. Ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin dengede tutulmasına odaklanır. Böylece toplumsal refahın hem bugün hem yarınlar için güvence altına alına alınması hedeflenir.
Bu doğrultuda ekonomik kalkınma adına yapılan faaliyetlerde çevresel ve sosyal sonuçların da göz önünde bulundurulması gerekir. Düşük gelirli bölgelerin doğal kaynaklara ulaşımının kolaylaştırılması, kazanç sağlayan girişimlerin aynı zamanda çevreyi koruması bu yaklaşımın örnekleri olarak görülebilir.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) Nelerdir?
Gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermemek için 17 küresel amaç üzerinde uzlaşıldı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 2015 yılında kabul edilen 17 maddenin 2030 yılına kadar hayata geçirilmesi hedeflendi.
Bu amaçlar:
BM; bu amaçların başarılı olması için ülkelerin, kurum ve kuruluşların, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasını önerir. Ülkemizin giyim, gıda, otomotiv, bankacılık gibi çeşitli sektörleri bu amaçlar için bir araya gelerek hep birlikte çalışabilir.
Bankacılık Sektörünün Sürdürülebilir Kalkınmadaki Rolü Nedir?
Bankacılık, kişisel verilerin korunmasından tutun da istihdama kadar farklı alanlarda sorumluluğu olan bir sektördür. Bu açıdan, bankalar sürdürülebilir kalkınma amaçlarına direkt olarak katkıda bulunabilirler.
- Kullanıcılarına sundukları hizmetlerde daha az kâğıt kullanmayı tercih edebilir, dijital ortamda yapılan işlemlerde daha seçici olabilirler. Bankacılık işlemlerinde sık sık kullanılan e-posta ve SMS bilgilendirmelerinin bile karbon ayak izi vardır. Ekstra verilerin tamamı karbon ayak izini artırır. Bu nedenle kullanıcılara multimedya içeren uzun mailler atmak yerine SMS kullanmayı tercih edilebilirler.
- Bankacılık, bilhassa müşteri hizmetleri konusunda 7/24 ulaşılabilir olması gereken bir sektördür. Bankalar bu departmanlarında yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verebilirler. Örneğin iletişim araçlarının enerji kaynağı olarak yenilenebilir yöntemler tercih edilebilir.
- Bankaların sermayenin nasıl ve ne şekilde dağıtıldığı üzerinde de ciddi bir etkisi vardır. Şirketlere, üreticilere kredi desteği verirler ya da çek gibi kurumsal finans ürünleri sağlarlar. Sermayenin sürdürülebilir seçimler yapan üreticilerine geçmesini sağlamak bankaların bu yolda atabileceği adımlardandır.
- Yatırımcılarını da çevresel duyarlılığı yüksek firmalara yatırım yapmaya yönlendirebilirler. Bu sayede çevreye katkıda bulunmak isteyen yatırımcılar ile destek bekleyen projeler arasında bir köprü görevi görebilirler.
- Bankalar, çeşitli sosyal sorumluluk projelerini de finanse ederler. Bu projelerde önceliği çevresel etkileri daha az olan, sürdürülebilir yatırımlara verebilirler.
Yeşil Finansman ve Çevre Dostu Yatırımlar
Sürdürülebilir kalkınma projeleri aslında küçük adımlarla bile başlayabilir:
- Yeni alacağı ev için kredi talep eden bir müşteri bu evin enerji ihtiyacını güneş panelleri gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılamaya söz vermesi durumunda düşük faiz oranlarıyla kredi alabilir.
- Üretim tesisi için bankacılık çözümleri arayan bir müşteri, atık su miktarını azaltma sözü verebilir ve bunu belgeleyebilirse bankacılık hizmetlerinden daha uygun fiyatlarla yararlanabilir.
- Kredi isteyen bir çiftçi, yeni nesil damla sulama sistemlerini kullanması durumunda daha az masraf ödeyebilir.
- Bankalar ayrıca rüzgâr türbinleri, şebeke suyu arıtma tesisleri gibi çevre dostu yatırımları destekleyebilir.
Bu ve bunun gibi teşvikler bankaların daha yeşil bir dünya için atabileceği adımlardır.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDA'lar) ve Bankacılık
BM tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın hayata geçirilmesinde bankacılık sektörünün desteği ya da liderliği oldukça önemlidir.
Sürdürülebilir küresel amaçlar arasında bankaların finansman sağlayabileceği maddelerden bazıları şunlardır:
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (5. madde): Bankalar sosyal sorumluluk projeleri kapsamında kız çocuklarına burs sağlayabilir, kadın girişimcilere daha düşük faizli krediler verebilir. Ayrıca kendi çalışanları arasında da cinsiyet eşitliğini sağlayabilirler.
Temiz Su ve Sanitasyon (6. madde): Bankalar atık su konusunda daha seçici olabilir, kendi belirledikleri atık su sınırlarının altında kalan, özellikle içme suyunu daha az kirleten proje ve firmalara destek verebilirler.
Erişilebilir ve Temiz Enerji (7. madde): Yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesini sağlayabilirler. Örneğin fosil yakıtlarla çalışan araçlarla kıyaslandığında elektrikli araçlar çevreye çok daha az zarar verir. Bankalar, elektrikli araç şarj istasyonları kurulmasında finansal destek sağlayabilirler.
Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar (11. madde): Bankacılık ve inşaat sektörleri daha sürdürülebilir şehirleşme için iş birliği yapabilir. Özellikle çarpık kentleşme sonucu ortaya çıkan çevresel ve sosyal sorunlar ortak projelerle en aza indirilebilir. Sürdürülebilirliği sağlayacak yeni projeler geliştirilebilir.
Çevre dostu projelerin, şirketlerin seçilmesinde ise çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle talebin çok olduğu durumlarda bankalar, hangi projelere destek vereceklerini belirlemek için belirli stratejiler izlemelidir.
Risk Yönetimi ve Sürdürülebilir Kalkınma
Risk yöntemi, sürdürülebilir kalkınmada karşılaşılan çeşitli zorlukları anlamak ve bunlara gerekli yanıtları en doğru şekilde vermek için kullanılan etkili bir araçtır. Bu doğrultuda veriler, riskleri azaltmak ve yönetmek için kullanılmalıdır. Böylece hem finansal başarı sağlanmış olur hem sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılabilir.
Risk yönetimi; bir şirketin çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim(ÇYS) alandaki performans yönetimine ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları üzerindeki etkisine yönelik sistematik bir yaklaşım sunar.
ÇYS (ESG) Kriterleri Nedir?
Yatırımcıların ve bankaların sosyal sorumluluk üstlenen şirketleri değerlendirirken kullandıkları birtakım kriterler vardır. Kısaca ÇYS veya ESG (environmental, social, governance) olarak isimlendirilen bu kriterler, bir şirketin çeşitli işlem ve uygulamalarının etkilerini sınıflandırır.
Henüz evrensel bir standardı olmadığı için farklı kullanıcılar tarafından farklı şekillerde uygulanabilen ÇYS kriterlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- Çevresel: Enerji Tüketimi, Atık Yönetimi, Çevre Kirliliği.
- Sosyal: Çalışma Koşulları, İnsan Yararı, Paydaş Etkileşimi.
- Yönetişim: Çıkar Çatışmasının Önlenmesi, Yönetim Kalitesi, Yönetim Kurulunda Çeşitlilik.
Bankalar, ÇYS kriterleri sayesinde kapsamlı bir risk ve fırsat analizi yapabilir.
Siz de bugünün kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ve gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için hemen harekete geçebilirsiniz! Hayat Finans olarak sürdürülebilir bir dünyaya yatırım yapıyor, gezegenin kaynaklarını en verimli şekilde kullanmaya özen gösteriyoruz. Yaşamın her alanında kendi kaynaklarınızı ve dünyanın kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak için hemen "HAYAT"lı olabilirsiniz.